Şua Hakkı Nedir? Bir Anın İçindeki Gerçek
Kayseri’nin soğuk sokaklarında, günün sonunda yürürken kafamda hep aynı soruyu tekrar ediyorum: Şua hakkı nedir? Bunu düşündükçe içim sızlıyor. Çünkü, bir anlamı olduğunu bildiğim halde, bazen ne yazık ki neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt etmek zor olabiliyor. İşte tam bu noktada, şua hakkı hakkında düşünmeye başladığım o anı hatırlıyorum.
Bir Akşam Yürüyüşü
Geceyi şehre göre daha sakin ve kasvetli geçiren Kayseri sokakları… O akşam, bir kafede oturup bir şeyler içtikten sonra eve yürüyerek gitmeye karar verdim. Havanın biraz serin, ama o kadar da soğuk olmadığı saatlerdi. Yolda yürürken, birden aklıma eski bir anı geldi.
Küçük bir kızken, annemle birlikte bir parktaydık. O zamanlar ne kadar dikkatli ve huzurlu bir şekilde birbirimize yaklaşıyorduk. O an, birinin bana “Şua hakkı”nı anlattığını hatırlıyorum. O zaman sadece kelimeler anlamlı gelmişti. Bir hak, bir mücadele… Ama şimdi, yıllar sonra her şeyin ne kadar karmaşık olduğunu düşünüyorum. İnsanların birbiriyle ilişkilerinde, kalpleriyle yapmadıkları hiçbir şey yok. Ama bazen, bu hakları ne kadar bilsek de nasıl kullanacağımızı bilmiyoruz.
Haksızlıklarla Yüzleşmek
O an, başımı hafifçe yukarı kaldırıp gökyüzüne baktım. Ne kadar basit bir soru: Şua hakkı nedir? Hadi ama, hayat bazen böyle değil mi? Hepimiz bir hak arayışındayız ama çoğu zaman neyi hak ettiğimizi bile bilmiyoruz. Yıllarca başkalarının ne düşündüğünü, ne söylediğini, ne istediğini dinleyerek büyüdük. Şimdi ne yapıyoruz? Kendi kimliğimizi bulmak için mücadele ediyoruz. Bazen içimden bir ses diyor ki, “Gerçekten hak ettiğin bir şey var mı?” O kadar çok kaybolmuş hissediyorum ki.
Annemle bir akşam yürüyüşüne çıktığım o günleri hatırladıkça, bunca yıl boyunca haksızlığa uğramış gibi hissediyorum. Evet, belki de bazen bizim hakkımızı almak için ses çıkarmamız gerekiyordu ama biz hep susmayı tercih ettik. O zamanlar şua hakkı bir parça daha netti. Bir şeyin bizim olmasını istedik mi, daha fazla dile getirmeye başlıyorduk. Ama büyüdükçe, o hakkı almanın daha fazla anlam kazandığını fark ettim. Ve en çok da şimdi, sessizce sokaklarda yürürken, belki de hiç dile getirmediğimiz hakkımızın gerçeğiyle yüzleşiyorum.
Şua Hakkı ve İçimdeki Savaş
Şua hakkı, bir şeyin insanın en temel hakları içinde yer alması gerektiği anlamına geliyor. Bunu düşündümce, içimde bir şeylerin kırıldığını hissediyorum. Kendi hakkımda, duygularımda, düşüncelerimde o kadar çok engel gördüm ki, birinin bana gerçekten de şua hakkımı tanıyıp tanımadığını bile sorgulamak istiyorum. İnsanlar, toplumsal baskıların ve öğretilerin etkisiyle çoğu zaman ne düşündüklerini bile bilemez hale geliyor. Bir hak var mı? Nedir bu hak? Bu sorular beynimi o kadar meşgul ediyor ki.
İçimde bir başka soru daha var: Acaba kendimizi hak ettiğimiz gibi seviyor muyuz? Hepimizin içinde, bir şua hakkı arayışında olduğumuzu düşünüyorum. Bu hak, sadece başkalarına değil, kendimize de tanıdığımız bir hak. Kendi sınırlarımızı çizme, hayallerimize ulaşma, huzuru bulma hakkımız. Ama bazen bu hakları almak için bile cesarete ihtiyacımız oluyor. Hangi yolda yürüdüğümüzü bilmeden, kimliğimizi inşa ederken, bazen en değerli haklarımızı bile gözden kaçırıyoruz.
Geceyi Anlamak
Yavaşça evime doğru ilerlerken, Kayseri’nin kararmaya başlayan gece ışıkları biraz daha netleşti. Bazen günün sonunda, tüm bu hislerle yalnız kalmak istemek de insanın hakkıdır. Şua hakkı, insanların sahip olduğu ama bazen unutmaya başladığı en basit şeylerden biridir: kendilerini tanımak, sevmek, güvenmek.
Evet, belki de bu yazı tamamen bir sorgulama halidir, belki de başka birinin anılarına takılıp kalmış bir düşünce. Ama hayat, kendine ait bir hakla yaşamak ve mücadele etmek değil mi? Şua hakkı, belki de sadece bir hak değil, aynı zamanda bir anlam taşıyan bir yaşam biçimi.
Sonunda, kafamdaki bu karmaşık düşüncelerle birlikte eve vardım. Ama bir şey fark ettim. Şua hakkı, ne kadar karmaşık görünse de, basit bir şeydi aslında: İnsan kendini sevdiği, haklarını savunduğu ve özgürce yaşadığı bir dünyada var olabilirdi.