Kriminoloji Türkiye’de Var mı? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Değerlendirme
Toplumsal adaletin, cinsiyet eşitliğinin ve çeşitliliğin giderek daha fazla önem kazandığı bir dönemdeyiz. Kriminoloji, suç ve suçluluk üzerine odaklanan bir bilim dalı olarak, bu dinamikleri anlamada önemli bir rol oynuyor. Ancak Türkiye’de kriminoloji, genellikle daha çok hukuki ve sosyo-ekonomik bir perspektiften ele alınırken, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi unsurlar ne kadar göz önünde bulunduruluyor? İşte bu soruya cevap ararken, hem erkeklerin analitik yaklaşımını hem de kadınların empatik perspektifini harmanlamaya çalışacağız.
Kriminoloji Türkiye’de Hangi Açıdan Ele Alınıyor?
Kriminoloji, suçları, suçluları ve toplumsal tepkileri analiz eden bir bilim dalıdır. Türkiye’de bu alan daha çok suç teorileri, suçlu profillemesi ve ceza adaleti bağlamında inceleniyor. Ancak, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi daha derin sosyal dinamikler kriminoloji literatürüne pek entegre olmuş değil. Bununla birlikte, kadınların ve erkeklerin suçla ilgili karşılaştığı zorluklar farklılık gösterebilir. Suçun cinsiyetle ve sosyal sınıfla olan ilişkisi de göz önünde bulundurulduğunda, bu eksiklik daha da belirginleşiyor.
Kadınların toplumsal cinsiyet rolü, çoğu zaman mağduriyetle ilişkilendirilse de, suçla bağlantılı sosyal dinamikler daha karmaşık bir hale gelebilir. Kriminolojik teoriler çoğunlukla erkek bakış açısıyla şekillendiği için, kadınların ve LGBTQ+ bireylerinin karşılaştığı suç türleri ve bu suçlara karşı gösterilen toplumsal tutumlar eksik kalabiliyor. Erkeklerin suç işleme oranları genellikle daha yüksek olsa da, kadınların ve diğer toplumsal cinsiyet kimliklerinin maruz kaldığı suçlar, örneğin aile içi şiddet, cinsel saldırı ve toplumsal baskılar gibi konular, çoğunlukla göz ardı ediliyor.
Kriminolojinin Toplumsal Cinsiyet ve Çeşitlilikle İlişkisi
Kriminoloji, yalnızca suçlu profilini değil, suçla mücadele etmenin toplumsal adalet boyutlarını da incelemelidir. Türkiye’de bu tür analizler çok sınırlı yapılmakta. Kadınlar, toplumun büyük bir kısmı tarafından “suçlu” ya da “mağdur” olarak etiketlenir. Aile içindeki şiddet olayları ya da toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinden kaynaklanan suçlar, çoğunlukla sistematik bir şekilde göz ardı edilmektedir. Bununla birlikte, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ele alan bir kriminoloji, toplumu daha adil bir yere taşıyabilir.
Erkekler genellikle “güç” ve “otonomi” gibi toplumsal cinsiyet rollerine sıkıca bağlıdırlar. Bu durum, suç oranlarını etkileyen bir başka faktör olabilir. Kriminologlar, suçların ardındaki toplumsal sebepleri incelediklerinde, erkeklerin toplumsal beklentilere uymaya çalışırken suça daha yatkın olabileceğini gözlemlemişlerdir. Erkeklerin suç işlemeleri, genellikle “güçlü olma” ve “toplumsal normlara uyma” baskısından kaynaklanabilir. Fakat, bu durumları daha geniş bir toplumsal bağlamda değerlendirirken, cinsiyet, sınıf, etnik köken ve daha fazlası göz önünde bulundurulmalıdır.
Sosyal Adalet ve Kriminoloji: Neden Daha Fazla Çalışma Gerekli?
Türkiye’de kriminoloji üzerine yapılan çalışmalar, genellikle suçları ve suçluları analiz etmekle sınırlıdır. Ancak suçla ilgili daha adil bir yaklaşım geliştirebilmek için sosyal adaletin, eşitliğin ve çeşitliliğin daha fazla vurgulanması gerekiyor. Örneğin, bazı kriminoloji teorileri, suçlu profillemesinde toplumsal sınıfların ve etnik kimliklerin etkisini görmezden gelir. Oysa toplumsal cinsiyet, etnik köken ve sınıf gibi faktörler, bir kişinin suç işlemesindeki motivasyonları ve toplumsal tepkileri doğrudan etkiler.
Toplumsal cinsiyetin suçla olan ilişkisi, sadece kadınların mağduriyetiyle sınırlı değildir. Erkeklerin işlediği suçlar, bazen toplumsal yapının erkekler üzerinde yarattığı baskılardan kaynaklanır. Erkeklerin “güçlü” olmaya zorlanması, onları şiddet içeren suçlara itebilir. Kadınlar ise genellikle toplumun “mağdur” rolüne itildiği için, bu suçlar daha az görünür hale gelir. Bu nedenle, kadınların, LGBT bireylerinin ve diğer azınlık gruplarının yaşadığı suçlar da kriminolojinin daha çok ilgilenmesi gereken konular arasındadır.
Sonuç: Kriminoloji ve Toplumun Geleceği
Kriminoloji, yalnızca suçları ve suçluları anlamakla kalmamalıdır; aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği, çeşitlilik ve sosyal adalet konularını da kapsamalıdır. Türkiye’de bu alanda yapılan çalışmalar genellikle daha teknik ve dar bir çerçevede kalıyor, ancak toplumda daha geniş bir bakış açısına ihtiyaç var. Toplumda suçun, toplumsal cinsiyetin, etnik kökenin ve sosyal adaletin nasıl iç içe geçtiğini anlamak, daha adil bir ceza sistemi kurmak için önemli bir adımdır.
Peki ya siz, toplumsal cinsiyetin ve çeşitliliğin suçla nasıl ilişkilendiğini düşünüyorsunuz? Kriminolojide bu gibi dinamiklerin daha fazla yer alması gerektiğini düşünüyor musunuz? Fikirlerinizi yorumlarda paylaşarak tartışmaya katılın!